Dergi 1868, bu ay yayınlanan  “Yolumuz İyilik” temalı sayısında Kardeşlik Seferberliğinin faaliyetlerine sayfalarında yer verdi. Hareketin öncü ismi Mahmut Karaman Hoca ile  gerçekleştirilen söyleşi de  Hoca; “Kardeşlik Seferberliği”nin ne yapmaya çalıştığını, Aşhane fikrinin nasıl ve ne şartlarda gerekleştiğin anlatıyor. İyi okumalar….

Aşhane fikri nasıl ortaya çıktı?

2013 yılı kış mevsiminde oğlum Mustafa Fazıl arkadaşları ile birlikte İstanbul sokaklarında yaşayan evsizlere 2500 civarında battaniye dağıttılar. Bu çalışma 15-20 gün kadar devam etti. Haftanın belli geceleri sabahlara kadar İstanbul sokaklarında yaşayan evsizleri arayarak onlara battaniye veriyorlardı. Bu ziyaretlerde evsiz arkadaşlar değişik ihtiyaçları ile ilgili isteklerini Mustafa’ya iletmeye başladılar. Bu ihtiyaçlar kendi içinde farklılık göstermekle birlikte ana sorun açlık sorunu olarak ifade ediliyordu. Bunun yanında ilaç alımı ile banyo yapma ihtiyacı da sıklıkla dile getiriliyordu. Mustafa da bunları karşılamaya çalışıyordu. Biz de Mustafa’ya yardımcı olmaya çalışıyor- duk. İlk günler farkına varmadık, ama gittikçe iş çığırından çıkmaya başladı. Hem maddi açıdan zorlanmaya başladık, hem Mustafa’nın okul hayatı da aksamaya başlamıştı. Bizden habersiz otele yerleştirdiği bir anne ile oğlunun otel ücretini ödemekte zorlanmaya başlayınca aileyi eve aldık. Sabahlara kadar sokaklarda dolaşan Mustafa, okulu aksatmaya başlamıştı. Akşam evde olup sözümona uyuduktan sonra, aslında bizi uyuttuktan sonra, gelen telefonlar ile kalkıp sokaklara çıkmaya başladı. Bütün bunlara katlanırken bir taraftan da bana sataşmaya, açıkçası beni ilgisizlikle, vurdumduymazlıkla suçlamaya başladı… Kısaca Mustafa’nın evde terör estirdiği bu dönemde Aşhane fikrinin oluşmaya başladığını söyleyebiliriz.

Aşhane nasıl kuruldu, kimlerle yola çıktınız?

Benim evsizler ile olan diyaloğum çok eskidir, 90’lı yıllarda Üsküdar’da yaşayan evsizler ile özellikle sokak çocukları ile uzun süre bir diyaloğum olmuştu. 2000’li yılların başında Taksim bölgesinde yaşayan sokak çocukları üzerine bir öğrencime bitirme tezi yaptırmıştım. Yine aynı yıllarda hanım sokakta bulduğu bir kız çocuğunu eve almıştı. Çok düşünmeme rağmen bu dönem içinde bir projeyi uygulamaya koyamadık. 90’lı yılların ortalarında uygulamaya koyduğumuz Ekmek Teknesi projesi ile birlikte Kazanda Çorba adını verdiğimiz proje için lokantalar ile yaptığımız görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandı. Mustafa bu dönemi büyük oranda gözlemci olarak yaşamıştı. Ancak lise yıllarında Üsküdar ve Ümraniye’de bulunan bütün fırınları dolaşarak ekmek teknesi projesini kendisi uygulamaya koydu. Battaniye dağıtımı yaparken evsizler ile doğrudan kurduğu ilişki sürecinde, kendisi ile yaptığımız gece yarısı sohbetlerinde yürüyen bir araç ile evsizlere çorba dağıtma fikri öne çıkmaya başladı. Yani başlangıçta bu fikrin sahibi olarak Mustafa vardı. Akabinde bir iki arkadaşıma açtığım düşüncelerim pek ilgi görmedi, ancak ikinci aşamada sevgili Ağabeyim Prof. Dr. Yumuşhan Günay ile kendi öz Ağabeyim Ahmet Karaman var. Bu aşamada Yumuşhan Abinin özellikle psikolojik desteği olmasaydı aracı almaya cesaret edebilir miydim bilemiyorum. Büyük tereddütler içinde kıvrandığım o günlerde diş tedavisi için uğradığım yazıhanesinde kendisine açtığım düşüncelerime yönelik ilk aşamada hiçbir tepki vermedi. Tedavi bittikten sonra beni aldığı yan taraftaki çay ocağında, evsizlere çorba dağıtma düşüncemi birlikte gerçekleştirmek istediğini söyledi. Çok kısa bir sohbet sonrası kendisinden ayrıldığım o akşam arabamı park ettiğim yerde unutup Merdivenköy’den Namazgah’taki eve kadar yaya yürüyerek geldiğimi evin kapısında fark ettiğimi söylersem;  Yumuşhan Abi’nin o sözlerinin ne anlama geldiği belki anlaşılır. O günden sonra hiçbir tereddüdüm kalmadı… Aracı kendi imkânlarım ile aldım. O dönem doktora öğrencim olan Yakup Köseoğlu’nun ilgilenmesi ile aracın iç donanımını yapabildik. Aracı aldığımız 2014 Kasım ayından iç donanımın yapıldığı 2015 Mayıs ayına kadar oğlum ile birlikte yaşadığımız heyecanı burada anlatamam. Aracın hazır hale geldiği 2015 Mayıs ayından sonraki iki ay bizim için yine sıkıntılı geçti. Ancak Aşhane aracı ile ziyaret ettiğim Ağabeyim ekmek ve bardakları üstlenince bu dönemi de atlatmış olduk. Akabinde Kadıköy Hasanpaşa Cami İmamı Levent Uçkan Bey ile tanışınca Aşhane ekibi kurulmuş oldu. Çorbayı Hasanpaşa cami cemaati üstlendi, yakıt ile şoförlük bize kaldı. İlk iki ay oğlum ile birlikte İstanbul sokaklarında hayatımın en mübarek gecelerini yaşadım.

Şu anda organizasyon bünyesinde kaç kişi faaliyet gösteriyor?

Bugün Ahmet Karaman, Hasan Okur ve Osman Haluk Arabacı’nın katkıları ile iki şoför Aşhane aracı ile sabah akşam İstanbul sokaklarında yatan evsizlere çorba dağıtıyor. Akşam çorbasını hala Hasanpaşa camisinden alıyoruz, sabah çorbasını ilk bir yıl Hasın Okur’un işletmesinden, son bir yıldan beri ise Çamlıca Vakfı’ndan alıyoruz. Bunun yanında özellikle kış aylarında evsiz arkadaşlarımızın bot, mont, battaniye gibi bir takım ihtiyaçları temin etmemize katkı yapan arkadaşlar var. İlk iki yıl Ağabeyim Ahmet Karaman yüklü miktarda mont ve battaniye aldı bize. O yıllar İstanbul’daki evsizlerin dışında diğer illerde faaliyet gösteren Kardeşlik Seferberliği gruplarına da mont ve battaniye gönderdik. Sonraki yıl Hasan Okur mont ihtiyacımızı karşıladı. Yine bir ara Üsküdar Müftülüğü bir miktar bot aldı bize. Geçen yıl Cem Akşehirlioğlu battaniye ihtiyaçlarımızı karşıladı. Bu kış için henüz bir hazırlığımız yok, ama çok yakında birilerinin bize bot ve mont alacağını biliyorum.

Aşhanede yaptığınız çalışmalardan sizin hafızanızda en çok yer eden hangisiydi?

Çok olay var. Özellikle biraz dikkat eder veya vakit ayırır evsiz arkadaşları dinlersen her akşam muhteşem olayları yaşamak mümkündür. İlk günlerde Şehzadebaşı Parkında evsiz bir arkadaşın “kırk yıldır kimseye sarılmadım, kırk yıldır bana kimse sarılmadı” sözleri hâlâ yüreğimi titretir. Yine bu dönemde Saraçhane Parkında bir ilimizin eski vergi rekortmeni ile karşılaşmamız beni şaşırtmıştı.

Aşhanede yer alan gönüllüler neyi amaçlamaktadır?

Dar anlamda evsizlerin yemek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Ancak esasta Allah’ın rızasını kazanmaktan başka kimsenin bir amacı yoktur.

Nerelerde faaliyet gösteriyorsunuz?

İlk dönemler akşam saatlerinde çıktığımız Kadıköy’den Esenler Otogarına kadar bir güzergâhta on beş civarında çorba dağıtım merkezlerimiz vardı. Bir yıldan fazla bir zaman bu güzergâhta dolaştık. Ancak şu anda Anadolu yakasında Haydarpaşa, Üsküdar ile Avrupa yakasında Eyüp, Fatih ve Aksaray bölgelerinde 6-7 noktada her gün sabah akşam ortalama 600 kişiye çorba ekmek dağıtıyoruz.

Hareketiniz için “Kardeşlik Seferberliği” diyorsunuz bunu biraz daha açabilir misiniz?

Bu hikâye çok uzun ama kısaca anlatmaya çalışayım: Evvela biz hareketimiz yoksullara yönelik bir yardım faaliyeti değildir. Bizim faaliyetimiz varlıklı kesime yönelik bir yardımlaşma faaliyetidir. Bir başka ifade ile ülkemizde yaşanan komple toplumsal sorunlara yönelik ortaya çıkan bir sosyal harekettir. Toplumsal sorunlar ile ilgili yaptığımız analizde yoksulluk sorunu yaşadığımız sorunlardan sadece bir tanesidir. Ancak yoksulluk olgusu sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda sosyolojik bir sorundur, bu sorun ile birlikte diğer sorunlarımızı da bir üst başlık altında toplumsal çatışma ve parçalanma başlığı altında ele alıyoruz. Bu parçalanmanın merkezinde bireysel kimlikte yaşanan parçalanma yer alır. Küreselleşme ile birlikte bir zihin ve kimlik parçalanması süreci yaşıyoruz. Bunu çok uzun konuşmamız gerekir, Ağırlıklı olarak psikolojinin konusudur bu. Kısaca bireysel kimlikte normatif boyut ile davranışsal boyut arasında ilişki büyük oranda kopmuştur. Bu parçalanmanın doğal sonucu olarak toplumsal yapı gruplar temelinde parçalanmış ve birbirlerinden kopmuştur. Her grup kendi içine kapanırken ötekinin kendisini yok etmek için çalışan düşmanlar olduğuna dair bir paranoya ile kendi dışındaki herkesi düşmanlaştırmaktadır.

Bu sürecin psikolojik ve sosyolojik analizini daha uzun yapmak gerekir. Ancak kısaca Türk toplumu bir parçalanma ve kopuş sürecini yaşamaktadır. Bireysel kimlikteki parçalanma öncelikle aile kurumunda, ikinci aşamada kuşaklar arasında, etnik düzeyde, dini/mezhep düzeyinde, siyasal düzeyde, kültürel düzeyde, ekonomik düzeyde bir kopuş ve parçalanmayı beraberinde getirmiştir. İşte tam bu nokta da Kardeşlik Seferberliği herkese iyilik davranışını kazandırmak suretiyle öncelikle kendi kimliğinde bir bütünleşmeyi ve buna bağlı olarak aile kurumunda bir bütünleşmeyi amaçlamaktadır. İyilik davranışını merkeze almakla birlikte iyilik davranışını yoksullara yapılan bir maddi yardım davranışı olarak değil, bireyin, diğer maddi ihtiyaçlarının yanında “İnsan” olabilme- sinin temel şartı olarak, manevi bir ihtiyacı olarak tanımlıyoruz. Bizim anlayışımıza göre insan biyolojik olarak bitki, fizyolojik olarak hayvan, ötekine (grup içi aile/akraba üyelerine değil) yaptığı iyilikler itibariyle “İnsan” sınıfında yer alır.

Dolayısıyla iyilik davranışını hiçbir surette hiçbir kişi veya teşkilata ihale etmeden, vekâlet vermeden, diğer temel ihtiyaçlarında olduğu gibi iyilik yapma ihtiyacını da herkesin kendisinin karşılamasını istiyoruz. Bunun için Kardeşlik Seferberliği hareketi, diğer mevcut bütün yardım kuruluşlarından farklı olarak kimsenin iyilik yapma davranışını ihale almaz, dolayısıyla kimseden maddi bir yardım talep etmez. Ancak inatla ve ısrarla herkese iyilik davranışını kazandırmaya, herkesi yakın çevresi içinde ihtiyaç sahibi insanlara yönelik olarak doğrudan iyilik davranışını yaptırmaya ve bu konuda danışmanlık yapmaya çalışır. Bir başka ifade ile yaşadığımız kötülüklere karşılık iyilik davranışlarını arttırmak suretiyle bireysel kimlikte gerçekleştirdiğimiz dönüşüm ve yeniden inşa süreci ile hırs ve enaniyet çukurunda debelenen insanı mutlu etmeye, huzurlu kılmaya çalışıyoruz. İyilik davranışının bireysel kimlikte böylesi bir etkileme gücünün olduğunu bugün biliyoruz. Bununla birlikte aile kurumunda ve kuşaklar arasında, etnik gruplar arasında dinî/mez- hep grupları arasında, siyasal gruplar arasında, kültürel gruplar arasında, ekonomik gruplar arasında kurduğumuz yeni ilişki biçimleri ile iyilik davranışlarını arttırarak yeni bir barış toplumu, birbirini rakip/öteki ve düşman olarak gören gruplar değil, birbirini kardeş olarak gören gruplar bir kardeş toplumu kurmayı amaçlıyoruz. Bu itibarla Kar- deşlik Seferberliği hareketi, hiçbir ayrım yapmaksızın herkese iyilik davranışını kazandırmaya çalışan sosyal bir harekettir. Aşhane aracı, Kardeşlik Seferberliğine bağlı alt bir uygulama olarak bir grup insanın insan olmanın temel şartı olarak iyilik yapma ihtiyacını karşılamaya çalıştığı bir uygulamadır sadece. Kardeşlik Seferberliğinin kendisi değil, basit bir örneğidir sadece…

Okurlarımızın bilmesini istediğiniz herhangi bir şey var mıdır?

Öncelikle 20 ayrı yerde faaliyet gösteren Kardeşlik Seferberliği gruplarının çalışmalarını www.kardeslikseferberligi.com web sayfasında tanıtmaya, Kardeşlik Seferberliği hareketinin düşüncesini ise www.ankaacademy.com web sayfası ile anlatmaya ve yaymaya çalışıyoruz. Bunu belirtmek isterim. İkinci olarak herkese bir an önce kendi Kar deşlik Seferberliği gruplarını kurmalarını tavsiye ederiz.

#

3 Responses

  1. Merhaba. Ben annemin kırkı için size bağış yapmak istiyorum. Bunun için bağış yapabileceğim bir bilgi göremedim ama bağış kabule diyor musunuz öğrenmek istiyorum

Bir Cevap Yazın