İhtiyacını aldıktan sonra “buyurun ekmek alabilirsiniz” deyince arkadaşı “biraz daha al gece lazım olacak” sözü üzerine asıl görevimizin bir akşam ile bitmeyeceğini hatırladık, ve anladık ki, Allah rızası sadece oturup masa başında elinde kalem kağıtla olmuyormuş. Anladık ki kitap yüklü merkepler olmaktan kurtulmanın yolu kolay değilmiş. O yol ki öğrendiklerinle amel etmekten geçiyormuş. Meydanlarda “İyilik!” diye bağırmaktansa, kâl ile değil hâl ile bunu bağırıp çağırmak daha evlâdır.
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna ikram etsin…” buyuran Peygamber Efendimiz(Sav)’in emrini yerine getirmenin güzelliğini yaşadık. Yeryüzündeki ahiret yolcusu komşularımıza ikram etmenin yürekte bıraktığı o tarif edilemez huşû’yu tattık ve idrâk ettik ki ancak ‘yüreğine merhaba diyebildiğin insanın beynine de merhaba diyebiliyorsun’.
İnsanları mutlu etmek, yüzlerindeki o tatlı gülümsemeyi görmek, onlarla beraber gülücükleri paylaşmak, onların hâlleriyle hemhâl olmak ve o samimi ortamı görmek anlatarak elde edilemeyen duygu, his, zevk, tat, haz vs. lerdir.
İnsana hayat dersi veren, eldeki nimetlerle yetinmeyi ve ona şükür gerektiğini fazlasıyla öğreten bu “Kardeşlik Seferberliği-Aşhane” projesini planlayan, oluşturan, devamlılığını sağlayan ve emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Biz onlardan razıyız, Allah da onlardan razı olsun.
Avuç içlerinde sakladıkları bütün duaların kabul olması dileğimizle…

#

No responses yet

    Bir Cevap Yazın